
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail son 50 yıldır kasıtlı bir şekilde Kudüs´teki İslam mirasının izlerini silmeye çalışıyor. Silemeyeceksiniz." dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pullman İstanbul Airport Hotel And Convention Center´da düzenlenen Parlamenterlerarası Kudüs Platformu İkinci Konferansı´ndaki konuşmasında, parlamenterleri medeniyetlerin ve kıtaların kavşak noktası olan, Hazreti Muhammed´in övgüsüne mahzar olan İstanbul´da ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kalbi Kudüs için çarpan, yüreğinde Harem-i Şerif´in, Kubbet´üs Sahra´nın, Mescid-i Aksa´nın sızısı, hüznü ve aşkı bulanan misafirlere "hoş geldiniz" diyen Erdoğan, konferansta bulunan, Filistin meselesini kendi milli meselesi görüp, adalet ve barışın tesisi için gayret gösteren Kudüs sevdalılarına, Filistin meselesine destek verdikleri ve Kudüs davasına sahip çıktıkları için teşekkür etti.
Erdoğan, topraklarını işgale karşı savunurken can veren Filistinli şehitlere Allah´tan rahmet dileyerek, ciğerparelerini korumak için İsrail´in kurşunlarına göğüslerini siper eden babaları, Gazze sahilinde top oynarken bombalarla minik bedenleri parçalanan Filistinli çocukları, sabah namazına giderken siyonist yerleşimciler tarafından yakılarak şehit edilen Filistinli gençleri, Kudüs´ü namusları bilerek canları pahasına sahip çıkan Filistin´in cesur kadınlarını rahmetle yad etti.
16 Mart 2003´te 24 yaşında, daha ömrünün baharındayken İsrail buldozerlerinin ezdiği Rachel Corrie´yi saygıyla anan Erdoğan, "Mücadeleleriyle Kudüs´le beraber insanlığın onuruna da sahip çıkan, işgalciler karşısında Ümmet-i Muhammed´in izzetini çiğnetmeyen kahramanlara, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum." dedi.
Erdoğan, Cahit Zarifoğlu´nun şiirinde "Filistin bir sınav kağıdı/Her mümin kulun önünde" dediğini ifade ederek, Kudüs Platformu´nun yaptığı çalışmalarla, toplantı ve konferanslarla bu imtihanı alnının akıyla vermenin mücadelesini yürüttüğünü kaydetti.
Konferansa katılanların buradaki mevcudiyetleriyle Filistin davasına sadece kendi şahsi desteklerini değil aynı zamanda temsilcisi oldukları milyonlarca kardeşin muhabbetini de ortaya koyduklarını vurgulayan Erdoğan, gerek ülkelerinde yaptıkları faaliyetlerin, gerekse Kudüs Platformu´nun üyeleri olarak icra edilen programların son derece değerli ve kıymetli olduğuna inandığını söyledi.
"Kudüs davası İslam aleminin namusudur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle Filistinli kardeşlerin işgal, zulüm ve yıkıma karşı sürdürdükleri şanlı direnişe verilen güçlü desteği tekrarladığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kudüs davası, yalnızca Filistin´deki bir avuç Müslüman´ın davası değildir. Kudüs, 1,7 milyarlık İslam aleminin onuru, namusu, harim-i ismetidir. Bu dava, hepimizin ortak davası, hepimizin ortak meselesidir. Kudüs bize Hazreti Davud´un, Hazreti Süleyman´ın, Hazreti Zekeriya´nın, Hazreti Yahya´nın hediyesidir. Kudüs, insanlığa Hazreti Meryem´in Hazreti İsa Efendimizin armağanıdır. Kudüs, peygamberler sultanı Hazreti Nebi´nin ´şayet oraya gidemez ve orada namaz kılmazsanız bari oranın kandillerini aydınlatacak yağ gönderin.´ diyerek emanet ettiği kutlu beldedir. Bu şehrin her bir taşında, her bir sokağında, yüzyıllardır ayakta duran her bir ibadethanesinde Selahaddin Eyyubi gibi Müslüman idarecilerin emeği, alın teri vardır. Haçlı seferleriyle yakılan bu şehri tekrar ayağa kaldıran, 400 yıl boyunca tüm inanç mensupları için tekrar bir barış yurdu haline getiren ecdadımızdır. Bizim için Kudüs, arzın üstünde bir sancak, görkemli bir çınardır. Yüreğimizin yarısı Mekke, geri kalanı da Medine´dir. Bunların üstünde bir tül gibi Kudüs vardır. Allah Resulü´nün Miraç´a yükseldiği bu kutlu şehri, İstanbul´dan, Kahire´den, Bağdat´tan, Mekke ve Medine´den ayırt etmeden seviyoruz. İşte bunun için biz, ´Kudüs kırmızı çizgimizdir´ diyoruz."
Erdoğan, Kudüs´ü savunmanın insanlığı savunmak, barışı, adaleti, bağımsızlığı savunmak olduğu inancıyla bu meseleye en güçlü şekilde sahip çıktıklarını anlatarak, "Bu süreçte sizlerin ülkemize verdiği destek, sadece bugünümüz adına değil geleceğimiz adına da hayati öneme sahiptir. Mücadelemiz ´La ilahe illallah, İbrahim halilullah´ ifadesinde tecessüm eden saygı, hürmet ve hoşgörü ikliminin tekrar Kudüs-ü Şerif´te hakim olması içindir. Bu ifadelerim ayrıcı bir dinin değil, bütünleştirici bir dinin mensubu olduğumuzun ifadesidir." şeklinde konuştu.
´Kudüs´teki İslam mirasının izlerini silemeyeceksiniz´
Erdoğan, tarihi gerçekler ve uluslararası hukuk ortadayken, İsrail´in son 50 yıldır kasıtlı bir şekilde Kudüs´teki İslam mirasının izlerini silmeye çalıştığını dile getirerek, "Silemeyeceksiniz. Bu tarihi gerçeği yok edemeyeceksiniz. Tüm, 1 milyar 700 milyonluk İslam dünyasını, içinde gaflet içerisinde olan yöneticiler olabilir, ama bu halkları yok edemeyeceksiniz." ifadelerini kullandı.
İsrail´in Müslümanlara ait toprakları, iş yerlerini, evleri, ibadethaneleri gasp ederek, kültürel bir soykırım uyguladığını ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Buralara bir kaç tane büyükelçilik getirmek, başkonsolosluk taşımak suretiyle eğer Kudüs´ün şahs-ı manevisini yok edeceğinizi zannediyorsanız kendinizi aldatıyorsunuz. Bununla bunu yok edemezsiniz. 1967 yılındaki Filistin haritasıyla 2018´deki haritayı karşılaştırmak, başka hiçbir söze gerek kalmadan Filistin´de yaşanan bu kültürel soykırımı ortaya koyacaktır. Şüphesiz İsrail´in işgal faaliyetlerini, bu denli pervasızca yapabilmesinin en önemli sebebi, bazı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyelerinden aldığı destektir. Onun için ´Dünya 5´ten büyüktür.´ diyorum. Zira Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 5 daimi üyesinin bir tanesinin iki dudağı arasında sıkışmış kalan bu dünya, adil bir dünya olamaz, bu Birleşmiş Milletler adil olamaz. Onun için reforma ihtiyacı var. Bütün bunlara rağmen İslam İşbirliği Teşkilatı olarak başlattığımız girişimler, hamdolsun Birleşmiş Milletler Genel Kurulundan 127 olumlu oy, 7 tane karşı oyla geçmiştir. İstediğimiz gibi geçmiştir. Ne Amerika ne İsrail, yaptıkları bütün gayretlere rağmen hedeflerine ulaşamamıştır."
´Top oynayan çocuklara bomba yağdırmak bir insanlık suçudur´
Erdoğan, Amerikan yönetiminin yanı sıra bazı Avrupa ülkelerinin, 2. Dünya Savaşı´nda yaşanan sahnelerin utancıyla İsrail´in işgal politikalarına ses çıkarmadığını, 2. Dünya Savaşı esnasında Avrupa´daki Musevilere yapılan insanlık dışı katliamların faturasının masum Filistinlilere kesildiğini, 70 yıl önce başkalarının işlediği cürümlerin bedelini bugün Filistinlilerin ödemek zorunda kaldığını anlattı.
2. Dünya Savaşı sırasında Avrupa´daki Musevilere yapılan zulümleri aratmayacak baskılara, yıldırma ve şiddet politikalarına, bugün Filistin halkının maruz bırakıldığını belirten Erdoğan, şunları söyledi:
"Bizim açımızdan faili kim olursa olsun bunların her ikisi de katliamdır, vahşettir, zulümdür. Holokost nasıl insanlık dışı bir suçsa, Gazze sahilinde top oynayan çocuklara bomba yağdırmak da aynı derecede ağır bir insanlık suçudur. Babasının sırtını siper almış şekilde can veren Muhammed Durra´nın görüntüsü nasıl yüreğimizi dağlıyorsa, bir insan, 2 tane kız evladı olan bir baba olarak Anne Frank´ın hikayesi de içimizi böyle kanatıyor. Biz, mazlumlar arasında ayrım yapmadığımız gibi zalimler arasında da ayrım yapmıyoruz. Biz siyasi çıkar uğruna asla insanların acılarını yarıştırmıyoruz. Nerede bir adaletsizlik, zulüm varsa, kimliğine, inancına, etnik ve kültürel aidiyetine bakmadan tavrımızı ortaya koyuyoruz. Ancak, birileri her eleştiriyi, vahşet ve katliama yönelik her haklı tepkiyi hemen antisemitizm yaftasıyla önemsiz hale getirmeye çalışıyor. İsrail´in işlediği cinayetlere sessiz kalmayanlar hakkında, özellikle kontrol altında tuttukları uluslararası medyada hemen antisemitist propagandası yapılıyor. İsrail´in şımarıklıklarına tepki göstermek, asla antisemitizm değildir. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demekten bizi kimse alıkoyamaz. Bizim medeniyetimizde bir insana sırf inancından, etnik kökeninden, ırkından veya ten renginden dolayı düşmanlık edilmez. Bunun için bizim tarihimizde sömürgecilik lekesi de soykırım suçu da yoktur. Biz böyle tertemiz bir tarihe sahibiz."